Kayıtlar

Ocak, 2018 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

EGEMEN AHLAK ÜZERİNE

Resim
Ahlak kuralları bize neyin doğru neyin yanlış olduğunu söyler. Bu kurallar kaynağını toplumların kültürlerinden ve inanışlarından alır. Alfred Ayer, ahlaki yargıları "sahte kelimeler" olarak tanımlar. Sonuçta tüm ahlaki tanımlamalarımız, kabullenişlerimiz ancak bizim niyetimizi ortaya koyar. Tüm çağlarda filozoflar, siyasetçiler, dini otoriteler,  kendi değerlerini, ahlaki yargılarını, kabullenişlerini genelleştirmişler evrensel boyutta bir ahlak anlayışını doğrulamaya çalışmışlardır. Burada kabullendiğimiz her türlü dogmatik ahlaktan söz ediyorum. Bu Tanrısal bir ahlak. İnsanların genelinin düşündüğü üzere yaratıcının oturup bizim için neyin iyi, neyin doğru olduğunu düşündüğü ve bize bildirdiği düşğndüğümüz, inandığımız bir ahlak yargısından bahsediyorum. Ve ahlaksız otoritenin gücü elinde tutabilmek için bizi zorladığı bir ahlaktan bahsediyorum. Ve hatta evrensel bir ahlak yasasını -aklın egemenliğini de işin içine katarak-  öngörerek  işi bir ölçüde kot...

İLERLEMENİN DOĞASI ÜZERİNE

Resim
İyi okullara gidiyoruz, iyi giyinip, iyi yemekler yiyoruz. Kendimizi modern diye tanımlıyoruz.  Sonuçta kendimizle gurur duyuyoruz.  Hepsinden önemlisi iyiyi kendimizin bir öznesi haline getiriyoruz. Siz buna modern yerine çağdaş  da diyebilirsiniz. Sorun şu ki bunu övünerek  ilerleme adına söylüyoruz. Eskiyi eskimiş olarak görüyoruz. Belki düşünsel belki sosyoloji belki psikolojik her neyse... Eğitimli, bizim gibi insanlarla birlikte  insanlığında geliştiğini ve ileriye gittiğini düşünüyoruz. Kendimize benzeyenler çoğaldıkça ilerlemenin doğasına kendimizi kaptırıyoruz hele bir de zenginleşmenin -ki o bir fahişedir- getirdiği iyimserlik ile dünyamızı gündelik yaşamın gerçekleri üzerine kurguluyoruz. Bana göre bütün bunlar  ilerleme değil de modern köleliğin bir yansımasıdır. Evet   yaşamın gerçekleri olarak algıladığımız bu ilerleme olgusu  tam bir saçmalık. Bir adım ötesi dahi değil. Benim veya bizim onlara verdiğimiz anlamın dı...