Özgürlük kavramı çok geniş bir şekilde tanımlanabilir. Özgürlük bireyin kendine ait alanı olarak ifade edilirse ve bu alan diğer bireylerin alanları ile komşu ise, kaçınılmaz bir şekilde özgürlük bir çatışma ortamına girmek zorunda kalır.
Zaten bir çok sosyalog ve siyaset kuramcısına göre bu sınır yani özgürlüğün sınırı başkalarının özgürlük alanına müdahale edilmesi durumuyla sınırlandırılmıştır. (Bkz Hobbes ve Locke)
Biz bireysel olma eğilimindeyiz. Bireysellik özgür olmanın yolunu açar ve özgür olmayı içerir.
Özgür bireylerin yolunu açan liberalizm ilk defa 14.yy'da ifadesini bulmuştur. Liber kelimesi "köle ya da serf olmayan özgür olan" anlamına gelir. Günlük kullanımda özgür, açık görüşlü, cömert gibi anlamlarda da kullanılır. 19.yy'dan itibaren siyasal anlamıyla kullanılır olmuştur.
Liberalizm temelinde birey vardır. Ancak bu birey devletin her türlü kısıtlamasından ve baskısından uzak özgür bireydir.
Liberal özgürlüğü ilk tanımlayan kişi Thomas Hobbes'tir. Leviathan'da özgürlüğü “engellenme olmaması yani yapmaya muktedir olduğu şeyleri dış etkilerle yapmasının engellenmemesi” olarak açıklar.
Dolayısıyla o günden bugüne özgürlük kavramı benzer şekilde kişinin istediğini yapmaya muktedir olması
başkalarının haklarına saygı şeklinde sınırları çizilmiştir.
Ancak özgürlüğü en olanaklı şekilde "İki Özgürlük Kavramı" adlı makalesinde Isaiah Berlin tanımlar. Ona göre iki tür özgürlük vardır: "Pozitif Özgürlük" ve "Negatif Özgürlük"
Pozitif Özürlük bir şeyi yapabilme, yapma özgürlüğüdür. Modern dünya ve bireyler çoğunlukla bu özgürlük biçimiyle ilgilenir.
Negatif Özgürlük ise dışarıdan müdahale olmayışı ile ilgilidir. Fiziki baskıların olmayışı, engellemeler ve zorlamaların olmayışı, aslında yaşanabilir, adil bir devlet anlayışıyla mümkün olabilir.
Burada iki önemli nokta ortaya çıkmaktadır. Birincisi: Pozitif özgürlük yani kişinin kendisinin istediklerini yapabilmesidir. Bu durum yani özgürlüğün sınırsızca kullanma isteği kişisel çıkarları da beraberinde getirmektedir. Bu durum insanları ve rekabeti sınırlamak ve sorumlulukları yok etmek amacıyla pekala kullanılabilir. Özellikle insanlar düşünsel yönde değil ama ekonomik güçlerini kullanarak hukuk devleti içerisinde dahi diğer insanların özgürlüklerini kısıtlayabilir.
Bireysel özgürlüğün sınırı nasıl tam ve adil olarak çizilebilir? veya çizilebilir mi?
İkinci önemli nokta Negatif Özgürlüktür: Özgürlük dışarıdan müdahaleye açık olmamalıdır. veya en asgari şekilde sınırlandırılmalıdır.
Binlerce yıl içinde İnsan düşünsel olarak evrildi. Tanrı krallardan, Tanrı adına yöneten krallara. Rönesans ile birlikte kralların ve krallıkların gücü azalmaya özellikle coğrafi keşifler, zenginleşme, yeni bir ekonomik anlayışın doğması burjuvanın, aristokrasiye karşı zaferiyle sonuçlandı. Bu süreçte liberalizm ile birlikte kulluktan bireysel özgürlüğe doğru bir geçiş gerçekleşti.
Bu dönemde dahi mutlak iktidarı savunanlar yok değil miydi?. Elbette vardı. John Bodin kralların otoritesinin artması gerektiğini ve insanların mutlak otoriteye uyması gerektiğini savunurken, Machiavelli kralların otoriteyi sağlamak için her türlü uygulamalarını meşru sayıyordu.
Dolayısıyla demokrasi veya hukuk devletinin doğuşunu müjdeleyen adımlar çoğunlukla aydınlanma dönemi düşünürlerinden gelmiştir. 18.yüzyılda bireysel haklar, 19.yüzyılda siyasal haklar ve 20.yüzyılda ise sosyal haklar ön plana çıkmıştır. Günümüz demokratik, hukuk devletlerinde devlet müdahalesi olmakla birlikte ve açıkça siyasal programlarda dillendirilmese bile liberal politikalara uygun bir ekonomik, sosyal ve siyasal bir anlayış benimsenmiştir.
Burada devletin aşırı müdehaleci olmamakla birlikte ve bireysek hak ve özgürlükleri kısıtlamamaya çalışarak bireysel özgürlükler arasındaki çatışmaları en demokratik şekilde uzlaştırabilmelidir.
Özetlersek özgürlük negatif özgürlük olarak, haklar ise pozitif özgürlük olarak tanımlanır.
Özgürlüğün ne olduğu kadar nasıl ve ne amaçla kullanılacağı da üzerinde durulması gereken bir konudur. Özgür yaşam başkalarının özgür yaşamını kısıtlayabilir mi? Başkalarının özgürlüğünü kısıtlayan bir yaşam biçimi, toplumlarda nasıl sonuçlara yol açar?
Herkesin özgür olduğu, özgürce yaşadığı ama başkalarının özgürlük alanına müdahale etmediği bir toplumsal model var mı? Olabilir mi?
Darwin’in güçlülerin ayakta kalacağı fikrini Nietzsche kabul etmez aksine çoğunluğu oluşturan zayıfların güçlüleri alt edeceğini söyler. Niezsche “Putların Alacakaralığı”nda şöyle der:”Türler mükemmelik içinde gelişiyor değiller; zayıflar gitgide daha çok, güçlülere hükmediyorlar”
Ben burada bunu özgürlükler yoluyla çoğunluğu elde edip diğerleri üzerinde baskı kuranları kastediyorum.
Günümüzde özgürce yaşamanın en büyük tehlikesi bu değil midir?
14.06.2017
MUSTAFA YAVUZER
Yorumlar
Yorum Gönder