Baudrillard'ın anlatımıyla "Tanrı evrim sürecini gizleyerek, bu yolla insanoğlunu inanılmaz bir sondan korudu.
Çünkü çelişkili bir biçimde ölüme karşı tek güvence ex nihilo yaratılmış olmaktı.
Eğer evrimin ürünü olursak elimizde yok olmaktan başka bir şey kalmayacaktı. Bu varoluşumuza ve sonumuza dair bir umuttur. Tersi ise umutsuzluktur.
Kaderimiz Tanrı'ya bağlıdır. Gerçeklik Tanrı'nın otoritesi ile var olur. Ama bu Tanrı iyiliksever olabileceği gibi, hilekar da olabilir. Geçmişimizi bir simülasyon olarak yaratmış olabilir"
Bunu bilebilir miyiz?
Gerçek hayat bu simülasyonun neresinde?
Anlamsızlıklara sürekli anlam yüklüyoruz.
Var olduğunu düşündüğümüz geçmişimize sürekli yeni
anlamlar yüklüyoruz.Her yerde sürekli görüntüler, anlamdam yoksun söylemler, reklamlar, dayatmalar.
Zorbalık bu...
Şimdi modern çağın köleliği, geçmişin bedensel köleliğinin yerini aldı.
Sorun şu ki modern kölelik bir kısım insanların tercihi olabilirken, diğerleri sadece figüranlık yapıyor farkında olmadan.
Bir pop şarkısı bu...
Görüntüden görüntüye atlayan anlamsızlık yığını; değerden yoksun bir değerler yığını, sözüm ona.
Yazı ile bilinebilen beş bin yıllık ve sembolizma ile belki en fazla 12 bin yıllık geçmişimizden bahsediyorum.
İlerlemenin mantığı ya da taş devrine dönmek...
Aralarında en ufak bir fark yok.
Çünkü çelişkili bir biçimde ölüme karşı tek güvence ex nihilo yaratılmış olmaktı.
Eğer evrimin ürünü olursak elimizde yok olmaktan başka bir şey kalmayacaktı. Bu varoluşumuza ve sonumuza dair bir umuttur. Tersi ise umutsuzluktur.
Kaderimiz Tanrı'ya bağlıdır. Gerçeklik Tanrı'nın otoritesi ile var olur. Ama bu Tanrı iyiliksever olabileceği gibi, hilekar da olabilir. Geçmişimizi bir simülasyon olarak yaratmış olabilir"
Bunu bilebilir miyiz?
Gerçek hayat bu simülasyonun neresinde?
Anlamsızlıklara sürekli anlam yüklüyoruz.
Var olduğunu düşündüğümüz geçmişimize sürekli yeni
anlamlar yüklüyoruz.Her yerde sürekli görüntüler, anlamdam yoksun söylemler, reklamlar, dayatmalar.
Zorbalık bu...
Şimdi modern çağın köleliği, geçmişin bedensel köleliğinin yerini aldı.
Sorun şu ki modern kölelik bir kısım insanların tercihi olabilirken, diğerleri sadece figüranlık yapıyor farkında olmadan.
Bir pop şarkısı bu...
Görüntüden görüntüye atlayan anlamsızlık yığını; değerden yoksun bir değerler yığını, sözüm ona.
Yazı ile bilinebilen beş bin yıllık ve sembolizma ile belki en fazla 12 bin yıllık geçmişimizden bahsediyorum.
İlerlemenin mantığı ya da taş devrine dönmek...
Aralarında en ufak bir fark yok.
Bize bir geçmiş yaratıldı. Birileri ellerinde kutsal kitaptan kutsal alıntılarla -ki bunlar da zaten birer simulakr- bize sürekli bir geçmiş ve olası bir gelecek çizdiler. Şimdi bunların yerini sahte peygamberler aldı.
Geleceği inşa etme adına bizi taş çağında yaşatıyorlar.
İşte simülasyon bu. İlerlemenin doğası taş çağına dönmektir.İsraf zenginliktir. Tüketim ise demokrasi.
Tanrı, peygamberler ve sahteleri...
Bize olası bir geçmiş ve gelecek verdiler.
Tüketelim onu var olmak için...
Ya da öldürelim onu hiçlik için.
Var olmak ya da hiç olmak.
Nasıl yapacağız bunu?
Tüm geçmişimizi nasıl öldüreceğiz? Tanrı'yı sahtekarlıkla mı suçlayacağız ya da moderniteyi mi reddedeceğiz.
Kulağa hiç hoşgelmiyor bütün bunlar.
Tanrı'yı öldürürdüğümüzde ya insanoğlu da ölürse...
İnsanları tek bir yola sokan modernite saçmalığı ve post modernitenin anlamsızlığı.
Geçmişimizi nasıl öldüreceğiz?
Simülasyondan kurtulmak için her şeyin anlamsızlığını mı savunacağız ya da cici, uysal çocuklar olup anlamsız parçalara yeni anlamlar yükleyerek yaşamı bu haliyle mi kurgulayacağız?
Kulağa hiç hoşgelmiyor bütün bunlar.
Tanrı'yı öldürürdüğümüzde ya insanoğlu da ölürse...
İnsanları tek bir yola sokan modernite saçmalığı ve post modernitenin anlamsızlığı.
Geçmişimizi nasıl öldüreceğiz?
Simülasyondan kurtulmak için her şeyin anlamsızlığını mı savunacağız ya da cici, uysal çocuklar olup anlamsız parçalara yeni anlamlar yükleyerek yaşamı bu haliyle mi kurgulayacağız?
Mustafa Yavuzer
18 Şubat 2017
18 Şubat 2017
Yorumlar
Yorum Gönder