Marx, tarihi üretim süreci (üretim araçları) ile başlatır.
Marx ve Engels üretim süreci, üretim araçları, üretim ilişkileri, üretim tarzı ve özel mülkiyet vb kavramlar üzerine Diyalektik Materyalizm, Bilimsel Materyalizm ve Diyalektik Tarilselciliği oturturlar.
İnsanın üretim sürecine başlaması aynı zamanda onun doğadan, kendisinden, diğer insanlardan ve varlığından yabancılaşmasına neden olur.
Yabancılaşma kavramı buradaki anlamıyla ilk defa Marx tarafından ele alınmıştır.
Doğaya yabancılaşma: İnsan üretim sürecilen başlamasıyla birlikte diğer canlılardan farklı olarak doğaya karşı yabancılaşmış, onunla mücadele eden bir kimliğe bürünmüştür.
Gelinen noktada çevresel tahribat, kirlilik ve acımasızca doğal kaynakların sürekli daha fazla üretim ve tüketimi bu yabancılaşmanın boyutunu ispatlamaktadır.
Kendinden yabancılaşma: Üretim süreciyle emek alınıp satılan bir nesne haline dönüşmüştür. Yaşamı artık kendisinin değil, nesneye aittir. Çalışma ve üretim artık kişinin üstüne yüklenen bir yüktür. Çalışanlar kendilerine değil başkalarına aittir. Emek te aynı şekilde. Üretim kendisi için değil, başkası içindir.
Varlıksallığından yabancılaşma: Üretim artık bilinçli bir etkinlik değildir. Diğer canlılardan farklı olarak fiziksel gereksinimleri için üretmezler.
Diğer insanlardan yabancılaşma: İnsanın kendisi için üretmemesi sonucunda özel mülkiyet doğar. Bu bir yönüyle sömürülmedir. Daha çok meta daha az kişinin elindeyken, daha çok kişi daha fazla emek üretirler.
Toplumdan topluma sömürülme düzeyi, biçimi değişse de değişmeyen şey eşitlikçi toplumların var olmadığıdır..
Her ülke için bir Lorenz eğrisi oluşturulduğunda nüfus, servet paylaşımı hemen hemen az bir azınlığa yüksek bir servet olarak gözükür.
Marx'ın böyle bir eşitsiz bir toplumda proleterya devriminin kaçınılmaz olduğu savı günümüzde geçerliliğini yitirmiş olsa da, eşitsizliğin kaynağına yönelik teorileri hala geçerlidir.
Mustafa Yavuzer
21.05.2017
Yorumlar
Yorum Gönder