Nietzsche'nin ahlak üzerine düşünceleri ilginçtir. Ahlak üzerine söylediklerini iki grupta toplayabiliriz: Öncelikle ahlakın olmadığına inanır. İkinci olarak inanılan ahlaki değerleri efendi ve köle ahlakı olarak ifade eder.
Nietzche evrensel bir ahlak yasasına inanmadığını şu sözleriyle açıklar:
"Ahlaksal gerçeklik diye bir şey yoktur. Ahlaksal yargının dinsel yargı ile ortak yanı olmayan gerçekliklere inanmasıdır" Putların Alacakaranlığı s.43
"İnsan kendine yalan söylüyor, bu yasalar için nedenler icat ediyor. Bu yasalara alıştığını, artık dünyanın başka türlü olmasını istemediğini kabul etmekten kaçıyor.
İşte egemen ahlakın ve dinin içinde yapılan, her zaman yapılmış olan budur. Bütün çağların muhafazakarlarının büyük namussuzluğu: Tümü de katmerli yalancı onların."Şen Bilim s.49
Nietzsche efendi ve köle ahlakı ayırımını yaparak toplumsal değerlerin nasıl anlaşıldığını da "Ahlakın Soykütüğü" kitabında açıklar:
Toplumlarda fakirlerin zenginlere, servet sahiplerine karşı göstermiş olduğu ekonomik düşmanlık (haksız kazanç, sömürme vb nedenlere dayanan) kadar bir de ahlaki düşmanlık da söz konusudur.
Bu anlamda fakirlerin bakış açısıyla zenginler çıkarcı, bencil, sömüren, ahlaki değerleri zayıf, değerleri önemsemeyen vb şekilde tanımlanırken, fakirler dürüst, insancıl, değerlerine bağlı, yardımsever, iyi kalpli, erdemli olmakla övünürler.
Zayıf ve güçsüzler güçlüleri, bağımsızları ve egemenleri kendi değer yargılarına uygun şekilde denetlemeye çalışırlar.
Nietzcshe'ye göre ahlak tarihi bu iki ahlak anlayışı arasındaki mücadeledir.
Ona Köle ahlakı, sürü ahlakıdır.
Hıristiyanlık ise köle ahlakının dayandığı değerlerin evrensel düzeyde ifadesidir.
İşte Nietzcshe'ye göre toplumda ahlakın gerekli olması gerekli olmakla birlikte evrensel nitelikte bir ahlak anlayışı yoktur.
Mustafa Yavuzer
Yorumlar
Yorum Gönder