KABALA

Sefirot Ağacın, Kabala'da kutsal sayılan Yahudi mistik sistemi olan İlahi nitelikleri gösteren diyagramı. Paulus Ricius'un Portae Lucis'inden, 1516

1.    BÖLÜM: SUNUŞ

Mistik düşünce aşkın bir hakikati kavramayı ifade eder. Tecrübeler sonucu elde edilen hakikat ki bu kutsalın içinde saklanmış öz, cevher veya kabalaca ifadeyle “ein sof” zahiri yorumdan hayli farklılaşır. Dinsel kurallar zahiri olandan farklı şekilde yorumlanır. Geçmişte olduğu üzere günümüzde de zahiri ve batini yorumlar arasında sürekli bir mücadele vardır. Dışlanmış veya azınlıklar çoğunlukla Ortodoks din anlayışına baş kaldırarak daha özelleştirilmiş bir dinsel anlayışa yönelirler. Mistisizm bütün dini geleneklerde ana ekolden farklı bir yorum kategorisi olarak vardır. Bu yorumlama biçimi mistisizmdir.  Bu yorumlama biçiminde dinsel kurallar daha özel bir şekilde yorumlanır. Teoloji özelleşir. Hikmet sahibi olanlar gnostikler, mistikler derin sırları kavrarlar. Tanrı ile aralarında özel bir bağ kurulur.

Tek tanrılı veya göksel dinlerin öncesinde de mistisizm inançların temelinde yer almıştır.

İnisiyeler zorlu süreçlerin ardından var olduklarına inandıkları sırlara veya hakikatlere ulaşmaya çabaladılar.

Çalışmamız Yahudi mistisizmi Kalaba’nın tarihsel bir incelemesidir. 
Çalışma alanının genişliği düşünüldüğünde kapsam daraltılarak Kabala'nın tarihsel gelişimi, kaynakları ve kabalisttik felsefenin temel ilkelerinin tanıtılması şeklinde sunulacaktır. Bu çalışmada Kabalacı gelenekteki tecrübe ve hakikatler üzerinde ayrıntılı olarak durulmayacaktır. Çünkü bu durum bizzat bir deneyimi ifade eder.
                                       

Musa’nın On Emri alması kbl (almakkabala ile ilişkilendirilir

2. BÖLÜM: KABALA NEDİR VE KISA TARİHÇESİ

Kabala kelimesi kbl-lekabel kabul etmek mastarından türetilmiştir. Kabalacılar bu kelimeyi ester’in Yahudilere verdiği elbiselerin kabulüne kadar geri götürür. Ester’in Yahudi halkını korumak amacıyla İran krelına giderken giydiği elbise hatta Musa’nın Sina’da Tevrat’ı alırken kullandığı kibbel (aldı) kabala mistisizmiyle ilişkilendirilir. Kabala’nın genel olarak Yahudi mistisizmi, ezoterizmi ve teosofisini ifade etmek için kullanılan bir kavram olduğu söylenebilir.

Talmut  avot ta  "Musa tevratı Sina'da aldı. KBL kabul etmek, almak anlamında bin yıl boyunca kullanıldı. Ve Kabalanın tek dinsel anlamı olarak kaldı. 13 yy da buna yeni bir anlam eklendi. İspanya'da Provans'ta ve İtalya'da gizemci gruplar Tevrat’ın anlamıyla ilgili gizli bir geleneğe sahip olduklarını ileri sürdüler.

Şu hâlde, "Kabala" sözcüğü Yahudi tinselcilerin Orta çağ’ın ortalarından günümüze kadar dile getirdikleri, yüzyıllardan beridir sır olarak saklanan bir geleneğe sahip oldukları biçimindeki bir savdır.

Bu yaratıcılık ve özgünlükten yoksun, kişilerin kendilerine uygun bulduk arı bir saptama. Bu insanlar, her nasılsa, bu sırları önceki nesillerden aldı ya da bu öğretileri içeren elyazmaları buldu.

Kabalacıların bakış açısından ele alındığında, Orta çağ ve günümüzden bir tinselcinin Kral Süleyman, İlyas Peygamber ve Talmud bilgelerinin inceden inceye ve ayrıntılarıyla bilmediği bir bilgiye sahip olduğunu düşünmek kavranamaz birşeydir.

Ayrıca, on altıncı yüzyıldan bu yana "Kabala" teriminin anlamları da İbrani ve Yahudi bağlamlarında katlanarak çoğaldı. En önemli yeni anlam, Kabala kavramında büyüye dair olanın öneminin artışı. 

Kabala teriminin geneli için büyüsel gelenek anlamına gelen "Kabala ma'asit" kullanılmakta- dır. İsrail'de kullanılan çağdaş İbrani dilinde "Kabalacı" ile "büyücü" aşağı yukarı aynı anlama gelir

Peki, aslında Kabala nedir? Bu sorunun hiçbir yanıtı yok. Kimileri Kabala'nın Asur dininin özü olduğunu, ama çoğunluk da Hıristiyanlığın özü olduğunu söyleyecektir. Hemen herkes onu gizemcilik olarak tanımlayacak ve pek çokları da Kabala'yı gizli bir büyüsel gelenek olarak görecektir.

Kabala günümüzdeki anlamıyla mistik ya da gizemci bir ekoldür. Gizemciliğin geleneksel tanımlarından çoğu, onu kutsal varlıkla birlik olmanın amaçlanması, Tanrı'yla dolaysız, deneyimsel bir ilişkinin arzulanması -ve bazen de başarılması- olarak betimler.

Günümüzde Yahudi mistisizmiyle kabala kelimesi özdeşleştirilse de,

·         sitrei tenah (tevratın sırrı)

·         ma’aseh beresit (yaratılışın oluşumu)

·         hokma penemit (derin hikmet)

·         hokma ha emet (hakikatin hikmeti)

·         raz (sır)

·         sod (gizem)

·         kavod (tanrının izzeti) gibi kavramlar orta çağda Yahudi mistisizmine ait nitelemelerdir.

Yahudi mistisizmi olarak bilinen Kabalanın sistemli bir düşünce sahası olarak ortaya çıkışı Orta Çağ’da gerçekleşmiştir. Bununla birlikte Yahudi mistisizminin geçirmiş olduğu evrelerin bir sonucu olduğundan kökeni miladi 1. yüzyıla hatta Musa Peygamberin Sina Dağı’nda aldığı vahye kadar geri götürülmektedir.

Ayrıca Kabalanın kökenini Âdem Peygambere veya ilk nesillere verilmiş vahye dayandıran ve Kabala’nın aslında ilksel bir vahiy olduğunu ileri sürülmüştür.

Tarihsel olarak yahudi tarihini geleneksel yorum ve Kabalacı yorum olarak ikiye ayırmak mümkündür.

Bunun anlamı şudur: Geleneksel yorum yani hasidik yorum cemaatin kendi iç sorunlarına fıkıh kelam gibi sorunlarına bir çözümler üretirken kabalistik yorum ise dışarıdan gelen etkileşimlerle şekillenmiştir. Bu iki anlayış arasında sürekli bir mücadele olmuştur. Kabalacı geleneğe göre Tevratın batini bir yorumu yapılabilir.

Peki Günümüzde Kabala, hala Yahudi geleneklerinde önemli bir yer tutmakla birlikte, dünya genelinde farklı dini ve ruhsal arayışları olan insanlar arasında da popülerliğini sürdürmektedir. Ancak Kabala, derin ve karmaşık bir mistik geleneğe sahip olduğundan, öğrenme ve anlama süreci ciddi bir çalışmayı ve uzman rehberliğini gerektirir.

Kabala’nın oluşum aşamasında birçok dönüm noktası mevcuttur. Bu dönüm noktalarını, özellikle sürgünlerle yaşanan trajediler oluşturur. Birinci ve ikinci diasporalar, Haçlı seferleri ve bilhassa İspanya sürgünü her ne kadar Yahudiler için acı sonuçları olsa da Yahudi mistik düşüncesi ve Kabala’nın gelişip güçlenmesini mümkün kılmıştır.

Ortodoks Yahudilerin Kabala'ya yönelik görüşleri, genel olarak karmaşık ve çeşitlilik gösteren bir konudur. Kabala, Yahudi mistisizmi ve gizemciliği olarak kabul edilir ve bu nedenle Ortodoks Yahudi toplulukları arasında da farklı yorumlar ve yaklaşımlar bulunmaktadır.

Bazı Ortodoks Yahudiler, Kabala'yı önemli bir dini öğreti olarak görür ve kendi dini pratiğinde kabalistik öğretilere sıkı sıkıya bağlı kalabilir. Bu kişiler, Kabala'nın Yahudi geleneğinin önemli bir parçası olduğuna ve Tanrı'nın doğasını ve evrenin gizemlerini anlama çabasında değerli bir kaynak olduğuna inanır. Kabalacığın geleneksel Yahudilikten en önemli farklılıklarından biri reenkarnasyon inancını barındırmasıdır.

Ancak, diğer Ortodoks Yahudiler, Kabala'yı daha geri planda tutar ve geleneksel Yahudi hukuku ve dini metinlerin daha baskın olduğu bir yaklaşım benimser. Onlar için Kabala, gizemli ve derin bir konu olabilir ve bu nedenle sadece uzmanlar tarafından anlaşılması ve öğretilmesi gereken bir alan olarak değerlendirilebilir.

Ortodoks Yahudi toplulukları arasında Kabala'ya yönelik bu farklı görüşlerin nedeni, Kabala'nın karmaşıklığı ve mistik doğasıdır. Kabala, derin sembolizme dayanır ve sık sık gizli bilgi olarak kabul edilen öğretileri içerir. Dolayısıyla, bu geleneğin anlaşılması ve uygulanması, yeterli bilgi ve rehberlik gerektiren bir süreçtir.

3. BÖLÜM: YAHUDİ TARİHİNE KISA BİR BAKIŞ

Kabalaya geçmeden önce kısaca Yahudi tarihini kısaca inceletmekte yarar var. Yahudi tarihi ile ilgili üç temel kaynak söylenebilir. Bunlar Tevrat (tanah-Talmud) , midraş (tefsir) ve arkeolojik kanıtlardır.

Yahudi tarihi yaklaşık olarak M.Ö 2000 ler ile başlar. Tarihsel metinlerde apiru, habiru olarak geçmektedir. İbranilik adı verilen bu ilk dönem yahudiliğin ilk prototip biçimidir. Yahudiliğin tarihi İbrahim’le başlar. Yahudilerin büyük atası olan İbrahim, Tevrat’ın ifadesine göre Keldanîlerin Ur şehrinde dünyaya gelmiştir. M.Ö 2000-12000 arasını kapyan bu dönem daha çok kutsal metinlerde geçen efsanelerle karışık bir dönemdir. İbrahim, İshak ve Yakup gibi kutsal metinlerde geçen peygamber veya liderlerle ve onların yaşadıkları kıssalarla anılır.. Bu ilk dönem Yahudilik Mezopotamya’nın sematik halklarıdır. Siyasi otorite, güç veya bir devletten söz edilemez. Daha çok göçebe bir yaşam söz konusudur. Yakup zamanında Mısır’a gittikleri ve Yusuf’un ölümünden sonra baskıya uğradıkları veya köleleştirildikleri anlatılır.

Yahudi tarihin ikinci önemi M.Ö 1200 ve 586 arasını kapsar. İsraililik olarak adlandırılan bu dönemde Mısır'dan çıkışları (M.Ö. 13. yüzyıl) ve ardından Kudüs'ü merkez alarak Filistin'e yerleşmeye başladılar. Mısırlı yöneticilerin İsrailoğulları üzerinde baskı ve kölelik politikaları uygulaması, İsrailoğulları'nın Mısır'dan çıkışını tetiklemiştir. İsrailoğulları'nın Mısır'dan çıkışı, "Mısır'dan Çıkış" olarak anılan olaydır

M.Ö. 10. yüzyılda Kral Davud ve oğlu Süleyman dönemleri, İsrail Krallığı'nın altın çağı olarak bilinir. Davud ile birlikte ilk defa devlet kurarlar. Ancak Krallık, Süleyman'ın ölümüyle ikiye bölündü ve 722’de Kuzey İsrail Krallığı ile Güney Yahuda Krallığı şeklinde ayrıldı. Kuzeydeki krallığı Asurlular yıkar ve güneydeki krallığı ise Babil krallığı son verir.                                                                          

M.Ö. 6. yüzyılda Babilliler, Kudüs'ü işgal ederek Süleyman Tapınağı'nı yıktı ve Yahudileri Babil'e sürgüne gönderdi. Daha sonra Pers İmparatorluğu'nun Babil'i fethetmesiyle Yahudilere kısmen özerklik verildi ve birçok sürgün Yahudi, Kudüs'e geri döndü.

Yahudilik, İkinci Tapınak döneminde (M.Ö. 516 - M.S. 70) önemli bir rol oynadı. Ancak M.S.70'te Roma İmparatorluğu, Yahudi isyanlarının ardından Kudüs'ü işgal ederek İkinci Tapınak'ı yok etti. Bu olay Yahudi Diasporası'nın başlangıcı oldu, Yahudi halkı farklı bölgelere yayıldı. Burada üzerinde durmamız gereken nokta konumuz itibariyle yahudi diasporasıdır. Çünkü kabalacılık diasporada doğmuştur.

Şimdi kısaca Yahudi diasporası ve kabala ile olan ilişkisine bakalım.: Yahudiler Avrupa ve diğer kıtalara yayılımı, tarih boyunca farklı dönemlerde gerçekleşmiştir. Bu yayılım, çeşitli nedenlerle ve farklı zamanlarda gerçekleşmiştir.

  1. Antik Dönem: İlk büyük Yahudi Diasporası, M.Ö. 6. yüzyılda Babillilerin Kudüs'ü işgal etmesiyle başladı. Bu sürgünle birlikte birçok Yahudi, Orta Doğu'nun çeşitli bölgelerine göç etti.
  2. Roma İmparatorluğu Dönemi: Roma İmparatorluğu'nun Yahudiye'yi fethetmesi ve Kudüs'ün yıkılması (M.S. 70) ile birlikte Yahudiler, farklı bölgelere dağılmaya başladılar. Bu dağılım, Avrupa ve Akdeniz havzasına olan göçleri de içeriyordu.
  3. Orta Çağ: Orta Çağ boyunca, Yahudiler Avrupa'da birçok farklı ülkeye ve bölgeye yayıldılar. Birçok Yahudi, ticari fırsatlar ve korunma arayışı nedeniyle Orta Çağ Avrupa şehirlerine yerleşti. Ancak bu dönemde, Yahudilere yönelik ayrımcı uygulamalar ve zulümler de yaşandı.
  4. Yeni Çağ ve Yeni Dünya: Yeni Çağ'da (16. yüzyıl ve sonrası) Yahudiler, Osmanlı İmparatorluğu, Kuzey Afrika ve Doğu Avrupa gibi bölgelere yayılmaya devam etti. Ayrıca 1492'de İspanya'daki Yahudilerin İspanyol Engizisyonu'nun baskıları nedeniyle ülkeden kovulmasıyla, birçok Yahudi Amerika'ya da göç etti.
  5. Modern Dönem: 19. ve 20. yüzyıllarda Yahudiler, Batı Avrupa, Kuzey Amerika ve diğer kıtalardaki Yahudi diasporalarının büyümesine tanık oldu. Özellikle Holokost (Nazi Soykırımı) sırasında Yahudilere yönelik kitlesel zulüm ve soykırım, Yahudi nüfusunun dünya genelindeki dağılımını etkiledi.

    Yahudi Diasporası Göç Yolları

Bugün, Yahudi diasporaları dünyanın farklı bölgelerinde varlıklarını sürdürüyor ve Yahudi kültürü ve inancı, tarihsel süreçte farklı toplumlarla etkileşim içinde olmuştur. Ancak tarihsel olarak Yahudilerin yayılımı, farklı dönemlerdeki siyasi, ekonomik ve dini faktörler tarafından şekillenmiştir.

Diaspora, Yahudilerin tarih boyunca ana vatanları olan İsrail'den farklı bölgelere göç etmelerini ifade eder. Diaspora Yahudileri, çeşitli bölgelerde ve ülkelerde yaşamış olan Yahudi topluluklarıdır. Bu topluluklar, farklı zamanlarda ve coğrafyalarda çeşitli isimlerle anılmışlardır.

  1. Aşkenaz Yahudileri: Orta ve Doğu Avrupa'da yaşayan Yahudi topluluklarına "Aşkenaz Yahudileri" denir. Aşkenaz Yahudileri, özellikle Almanya ve Polonya gibi bölgelerde yoğunlaşmışlardır.
  2. Sefarad Yahudileri: Sefarad Yahudileri, İspanya'dan 1492'de İspanyol Engizisyonu'nun zulmü nedeniyle sürgün edilen Yahudileri ifade eder. Sefarad, İspanyolca'da İspanya anlamına gelir. Bu Yahudiler, Osmanlı İmparatorluğu, Kuzey Afrika ve diğer bölgelere göç etmişlerdir.
  3. Mizrahi Yahudileri: Mizrahi, Arapça'da "Doğu" anlamına gelir. Mizrahi Yahudileri, Orta Doğu ve Kuzey Afrika ülkelerinde yaşayan Yahudi topluluklarını ifade eder.
  4. Beta İsrailliler: Beta İsrailliler, Etiyopya'da yaşayan Yahudi topluluğudur. Tarihsel olarak Etiyopya'da izole bir şekilde yaşamışlardır.

      Bene İsrailliler: Bene İsrailliler, Hindistan'da yaşayan Yahudi topluluğudur


1100-1600 yıllarında Sınır dışı edilen Yahudiler

Bu, sadece bazı diaspora Yahudi topluluklarının örnekleridir. Diaspora Yahudileri, dünya genelinde farklı bölgelerde ve ülkelerde varlıklarını sürdürmüşlerdir ve bu topluluklar, kültürel ve tarihsel açıdan çeşitli niteliklere sahiptir

4. BÖLÜM: KABALACILIK

Kabalacılık (Kabbala), Yahudi mistik öğretisinin önemli bir bölümüdür. Kabala, Yahudi düşünce tarihinde önemli bir yer tutar ve Yahudi inanç sistemine derinlikli bir içgörü katmaktadır. Kabalacılığın başlangıcı, Yahudi diasporalarından önceki dönemlere dayanmaktadır ve tam olarak hangi diasporada başladığı kesin olarak bilinmemektedir.

Kabalacılığın kökenleri, M.Ö. 1. yüzyılın sonlarından itibaren tarih öncesi dönemlere kadar uzanmaktadır. Bazı kabalistik öğretiler, Zohar adlı önemli kabalistik metnin 13. yüzyılda İspanya'da keşfedildiği döneme kadar uzanır. Bu nedenle, Kabalacılığın İspanya'da Sefarad Yahudileri arasında başladığına dair görüşler vardır.

Ancak diğer taraftan, bazı kabalistik öğretilerin İsrailoğulları'nın esaret dönemlerinden bile önceki tarihlerde ataları olan İbrahim ve Musa'ya kadar dayandığına inanılır. Dolayısıyla Kabalacılığın kökenleri, tarih boyunca farklı dönemlerde ve farklı bölgelerde derinlemesine gelişmiş ve şekillenmiştir.

Kabalacılık, tarih boyunca farklı coğrafyalarda etkileşime girmiş ve farklı diaspora toplulukları tarafından da benimsenmiştir. İspanya'da gelişen kabalistik öğretiler, diğer diaspora toplulukları tarafından da ilgi görmüş ve yayılmıştır. Bu nedenle Kabalacılığın, tek bir diasporada değil, geniş bir coğrafyada zamanla evrimleşen bir mistik öğreti olduğunu söylemek mümkündür.

Kabala (Kabbalah veya Qabalah olarak da yazılır) Yahudi mistisizmi ve gizemcilik geleneğidir. Kabala, İbrani dilinde "almak", "alma", "alınacak şey" anlamına gelir ve "gizli bilgi" anlamına gelir. Bu gelenek, Tanrı'nın ve evrenin doğasını anlamak, insanın ruhsal yükselişini sağlamak ve evrenin işleyişine dair derin anlayışlar elde etmek amacıyla geliştirilmiştir.

Kabala'nın kökenleri, Orta Çağ'dan önceki dönemlere kadar uzanır ve kökenleri Mısır, Mezopotamya ve diğer eski gizemci geleneklere kadar takip edilir. Kabala, genellikle Kabbalistler tarafından öğretilen ve kuşaktan kuşağa aktarılan bir gizli bilgi geleneği olarak kabul edilir.

Bu mistik geleneğin merkezinde, "Sefirot" adı verilen on emanasyon bulunur. Sefirot, Tanrı'nın niteliklerini ve evrenin yapısını simgeler. Aynı zamanda, Tanrı'nın İlahi isimlerini ve yaratılışın anlamını içeren kompleks bir sembolizm sistemine dayanır.

Kabala, Yahudi dini metinlerini (özellikle Tevrat'ı), Talmud ve Midraşları, Zohar gibi kabalistik eserleri kullanır. Zohar, Kabala'nın en önemli metinlerinden biridir ve bu kitap, 13. yüzyılda İspanya'da Rabbi Shimon bar Yochai tarafından yazıldığı düşünülmektedir.

Günümüzde, Kabala birçok insan tarafından mistik ve ruhsal gelişim arayışı içinde keşfedilmeye çalışılan bir alandır. Ancak, Kabala'nın anlaşılması ve uygulanması karmaşık ve zaman alıcı bir süreçtir ve geleneksel olarak uzman rehberliği gerektirir.

Kabala'nın tarihçesi oldukça eski bir geçmişe dayanmaktadır ve kökenleri antik Yahudi mistik ve gizemci geleneğe kadar uzanmaktadır. Kabala, MÖ 12. yüzyıla kadar takip edilebilecek eski kökenlere sahiptir ve zamanla farklı dönemlerde gelişim göstermiştir.

     I.      Geç Antik Dönem (MÖ 2. yüzyıl): Kabala'nın kökenleri, Milattan Önce 2. yüzyılda kaydedilen Sefer Yetzirah (Yaratılış Kitabı) adlı metne kadar takip edilebilir. Sefer Yetzirah, evrenin yaratılışını ve İbrani alfabesinin gizemli doğasını açıklar. Bu dönemde, kabalistik düşüncenin temelleri oluşmaya başlamıştır.

M.Ö. 400‟lerden itibaren 1. diasporada Irak ve İran civarına dağılmış Yahudilerin yeni karşılaştıkları coğrafyalardan (kimlikler, etnik gruplar, gelenekler) etkilenmişlerdir. Bu döneme ışık tutan ana metinler eski Ahid‟de Ezekiyel, İşaya, Danyel gibi kitaplar ve özellikle Ölüdeniz Elyazmaları adıyla bilinen metinlerdir.

    II.        Orta çağ (ve öncesi 2-11 yy) Kabala, Orta çağ döneminde gelişmeye devam etti. Bu dönemde, eski Yahudi gizemcileri arasında Zohar adlı önemli bir metin ortaya çıktı. Zohar, İspanyol kabalist Rabbi Shimon bar Yochai'ye atfedilir ve 13. yüzyılda yazılmıştır. Zohar, Kabala'nın merkezi metinlerinden biri haline gelmiştir ve Kabala'nın daha da yaygınlaşmasına katkıda bulunmuştur. Bu dönem hekhalot (semavi tapınak) literatürü dönemi diye de bilinir. Filistin‟de ortaya çıkan bu ekol 2. Diasporayla birlikte İspanya coğrafyasına kayar. M.S. 200‟lerden M.S. 1000‟lere kadar devam eden bu süreçte Yeni Platonculuk ve İslam tasavvufunun etkisi vardır.

  III.   Rönesans Dönemi ve Sonrası: Kabala'nın etkisi Rönesans döneminde artmaya başladı ve Avrupa'da da tanınmaya başladı. Özellikle 16. yüzyılda Kabala'ya olan ilgi arttı. Bu dönemde kabalistik çalışmalar, İtalyan kabalistleri ve özellikle Isaac Luria gibi İsrail kabalistleri tarafından da geliştirildi.

M.S.1000‟lerden itibaren ortaya çıkan ve yaklaşık 1500 yıllarına kadar devam eden teosofik kabala dönemidir.

İspanya‟da Zohar adıyla bilinen batıni Tevrat tefsiri etrafında toplanan bir grup mistiğin geliştirdiği ekoldur. Klasik kabala („gelenek‟) kültürü bu dönemin ürünüdür.

Almanya‟daki Hasidut Aşkenaz hareketi de aynı sürece dahil edilebilir. Bu dönemi belirleyen klasik isim 13. yüzyıl İspanyol kabalisti Ebü‟l Lafia‟dır. Daha sonraki mistik gelenek bu dönemin adeta devamcısıdır.

  IV.  Safed Kabalacığı: Safed kabalacılığı ya da Lurianik kabala adı verilen dönem Yahudi mistisizminin dördüncü safhasını oluşturur. 16 yy’da Osmanlı egemenliğindeki Filistin’de Safed kasabasında ortaya çıkmıştır. Zohar’ı kaleme aldığı varsayılan Simon bar Yohai’in mezarı burada bulunmaktadır.

Bu kabala anlayışının ortaya çıkmasında İspanya’dan sürgün edilen yahudilerin acısı kabalacılığı daha mistik bir hale getirmiştir. Birazdan bahsedeceğimiz safirot kuramı daha panteistik olarak Safed kabalacığında yorumlanmıştır.

Evrenle fiziki olarak ilişki içinde olan bir tanrı anlayışı kurtuluş fikrini daha anlamlı kılmıştır. Bu yeni sürgün acısında Mesihin artık her han geleceğine güçlü bir vurgu yapılmıştır. Safed kabalacığının önemli isimleri arasında İshak Luria, Moses Cordovero, Hayim Vital, Joseph Caro ve Sabatay Sevi sayılabilir.

   V.    Modern Dönem ve Sonrası (19. yüzyıl ve sonrası): 19. yüzyılda ve sonrasında Kabala'nın öğretileri, Hasidik Yahudilik ve diğer mistik Yahudi grupları tarafından yaygınlaştı.

Ayrıca, 20. yüzyılda Kabala'nın Batı dünyasında popülerleşmesi de görüldü ve Kabala, ruhsal arayışlar içinde olan birçok insan tarafından keşfedilmeye başlandı.

4. BÖLÜM: KABALACILIKTA TEMEL KAYNAKLAR

Kabala hakkında birçok önemli kitap bulunmaktadır. İşte Kabala'nın önemli metinlerinden bazıları:

Ezekiel: İkinci diasporada İran kültürünün etkisinde yazılmıştır. Peygamber Ezekiel’in Tanrı ile olan tecrübesini açıklar.

Zohar: M.S 2. Yy Simeon Ben Yohai tarafından yazıldığı düşünülür. 13. yüzyılda İspanya'da Rabbi Shimon bar Yochai tarafından yazıldığına inanılmaktadır Anonim bir eserdir. Ana konusu yaradılış, insanın yaradılıştaki yeri, kötülük ve kurtuluştur. Kabala'nın en önemli ve etkili metinlerinden biri olan Zohar,. Zohar, Tevrat'ın gizli anlamlarını açıklamak için kullanılır ve Kabala'nın temel kaynaklarından biri olarak kabul edilir.

Aramice yazılan Zohar, daha geniş kitlelere ulaştırılması adına XIV. yüzyıldan başlamak üzere bazen kısmi bazen de tam olarak farklı Yahudi din bilginleri tarafından İbraniceye tercüme edilmiştir. XIV. yüzyılda Kabalacı bilgin Rabbi David ben Yehuda ha-Hasid, Zohar’ın ilk İbranice tercümesini yapmıştır.


Zohar'ın 1558 tarihli ilk baskısının kapağı

 Sefer Yetzirah (Yaratılış Kitabı): Sefer Yetzirah, Kabala'nın en eski metinlerinden biridir ve yaklaşık olarak M.S. 2. yüzyıla tarihlenir. Bu kitap, evrenin yaratılışını ve İbrani alfabesinin gizemli doğasını açıklar. Talmud döneminde Filistin coğrafyasında dolaşıma giren Sefer Yetsira, XIII. yüzyılda Zohar’ın ortaya çıkışına kadar en önemli mistik kitap olarak muamele görmüştür. Eser kâinatın otuz iki ilâhî güçten oluştuğundan bahsetmektedir. Bu güçlerin yirmi ikisi İbrani alfabesi, onu da on sefirot yani Tanrı’dan sudur eden metafizik âlemlerdir                                

                  

Sefer Yetzirah: The Book of Creation Hall 

Sefer ha Bahir (Işık Kitabı): Anonim bir metindir. Babil, antik çağ ile ilişkilidir. Sefirot kuramı, Reenkarnasyon açıklanır. Bu eser, ilk olarak 1175 yılında Fransa’nın güneyindeki Provence bölgesinde anonim olarak ortaya çıkmıştır. Hemen sonrasında Kabala çevrelerince miladi I. asırda Filistin coğrafyasında yaşayan Yahudi bilgin Rabbi Nehunya ben ha-Kana’ya atfedilmiştir.. Kabala'nın t Sefer ha Bahir (Işık Kitabı): emel kavramlarına ve sembollerine dair derinlemesine bir anlayış sunar.

Tanya: Tanya, Hasidik Yahudiliğin kurucusu olan Rabbi Shneur Zalman of Liadi tarafından 1796yılında yazılmıştır. Bu kitap, insan ruhunun doğasını, ruhsal mücadeleleri ve Tanrı’ya yaklaşmanın yollarını ele alır..
Tanya’nın 1974’ten itibaren Fayid’de basılan baskısı

Etz Hayim (Hayat Ağacı): Etz Hayim, 18. yüzyıl Kabalistlerinden olan Rabbi Hayim Vital tarafından yazılmıştır. Sefirot ve Kabala'nın temel prensipleri üzerine yoğunlaşır.

Kitvei Haarı (The Writings of the ARI): Rabbi Isaac Luria, kabalistik öğretiyi derinlemesine anlayışıyla bilinir. Bu nedenle, onun öğretileri ve yazıları kabalistik inceleme için önemli bir kaynaktır.

Sha'ar HaGilgulim (Reinkarnasyon Kapısı): 16.yy’da Rabbi Hayim Vital tarafından yazılmı "Gilgul HaNeshamot," İbranice'de "Ruh Döngüleri" veya "Nefeslerin Dönüşleri" olarak çevrilebilecek bir kavramdır.

Gilgul HaNeshamot kavramına göre, ruhlar ölüm sonrasında başka bir bedene veya varlığa geçebilir. Ruh, öğrenme ve ruhsal gelişim süreci boyunca birçok farklı fiziksel bedene geçerek, karmik dengeyi düzeltmeye veya tamamlamaya çalışır. Bu, ruhun daha fazla deneyim kazanması ve olgunlaşması için bir fırsat sağlar.

Ruh döngüleri, insanın yaşamında karşılaştığı deneyimlerin, ilişkilerin ve zorlukların önceki yaşamlarının sonuçları olduğu inancına dayanır. Ruhun bir dizi reenkarnasyonla, geçmiş hataları düzeltme ve daha yüksek bir ruhsal seviyeye yükselme şansı olduğuna inanılır.

5. BÖLÜM: KABALACILIKTA YARADILIŞ KURAMI VE EVREN ANLAYIŞI:

Kabalacılara göre Tevrat’ın dört yöntemsel okuması vardır. Bu şekilde Tevrat batıni olarak yorumlanabilir.

Peşat (Bait okuma) Görünür anlam

Remez (Allegorik okuma) Kabalistik bir hikmet ile anlaşılabilir.

Dereş (Vaaz) Kabalistik tecrübe ile anlaşılabilir

Sod (Mistik okuma) Kabalacı aydınlanma

Dört farklı yöntemin bir arada ilk uygulandığı tefsir olarak genelde Bahya ibn Aşer’in Tevrat tefsiri gösterilmektedir. Yahudi geleneğinde Rabenu Bahya olarak bilinen müellif,tefsirinin mukaddimesinde bu dört yöntemi ismen zikretmekte fakat bâtınî  yöntemin (Kabala yorumu) en doğrusu olduğunu ve gerçek anlamı içerdiği belirtmektedir.

Bunların dışında Cordovero’nun Zohor’daki sembolik dili Kinnui ve Hasidilerin uyguladığı pilpul gibi okuma yöntemleri de geliştirilmiştir.

Buradan anlaşılıyor ki Kabalacılara göre Tevrat bu mantıkla okunmadığında yani yorumlanmadığında sıradan anlamda kalınır. Tanrı’nın gerçekte ne kastettiği anlaşılamaz.

Temel amaç yaratılışın doğasını anlamak ve insanın varoluş sırrını açıklamaktır. Yaratılışın sırrını anlamak kendisinin de bir parçası olduğu Tanrı’yı bilmek demektir. Tanrı hariç her şey sonradan var olmuş, yaratılmıştır.

Yaratılışta tek egemen Tanrı’dır. Burada İslam tasavvufunda da var olan Sudur benzeri bir anlayış vardır. Bu anlayışta yeni Platonculuk veya panteist yorumlar da vardır.

Kabalacıların yaratılış anlayışındaki temel yorumları diasporada yaşadıkları acılar da etkilemiştir. Kötülük problemi insan ve tanrıyı yakınlaştırmıştır. Tanrı ve insan aynı sitemin parçalarıdır. Tevratın kabalistik yorumu sadece Tevratın bir yorumu olarak alınırsa kabalanın gelişiminde çevresel ve toplumsal etkileşim göz ardı edilmiş olur.

Diaspora’nın içinde olduğu, İran, Babil, Yunan, Hint vb uygarlıkların ve Gnostik yorumların da Yahudi mistisizmini etkilediği kolaylıkla anlaşılabilir.

Sefirot Kuramı:

Yahudi mistisizminin bir dalıdır ve evrenin doğasını, Tanrı'nın yaratılışı ve insanın ilişkisini anlamaya yönelik bir dizi öğretiyi içerir. Sefirot kuramı, Kabala öğretisinin derin ve karmaşık bir yönünü temsil eder ve birçok farklı yorum ve yorumlama biçimine tabidir. Kabala'nın farklı okulları ve mezhepleri, Sefirot kuramını farklı şekillerde anlamış ve yorumlamışlardır. Sefirot kuramı, evrenin manevi bir düzen içinde işlediğini ve insanın Tanrı ile daha yakın bir ilişki kurma potansiyeline sahip olduğunu öğretir.

Sefirot kuramı, Kabala'nın merkezi bir kavramı olan Sefirot'u (çoğul, tekil hali "Sefirah") tanımlar. Bir başka ifadeyle Yeni Platoncu felsefe ile Kabalacı geleneğin bir araya gelmesi ile oluşan “sefirot kuramı”dır. Sefirot kuramına göre, Tanrı kainatı aşama aşama yaratmak yerine, farklı aşamalarda kendi nurunu, sefiralara (kap) yönlendirmiştir.

Bu düzen her bir sefiranın dolması ile aşağıdaki sefiraya geçen bir havuz gibi tanımlanmıştır. İslam düşüncesinde bir nevi sudur teorisini andıran sefirot inancı, her bir sefirotun aşağıya akması böylelikle Tanrı’nın nurunun yaşadığımız dünya alemine inen bir merdiven gibi aktarılması şeklinde tasavvur edilmiştir.

Kelime anlamı İbranice Sefira’dan (sayı, Dünya, Alem) geldiği kabul edilir. Çoğulu sefirot’tur. Bu kurama göre Tanrı’nın en mükemmel hali olan Ein Sof’tan sudur şeklinde aşağıya doğru on farklı alem (sefirot) oluşmuştur. Yaratılış sürecinde Ein Sof’tan ilk kopuş keter sefirası aracılığıyla olmuştur. İçinde bulunduğumuz alan ise onuncu sefirada oluşmuştur.

 

Sefirot-Yaşam Ağacı


1. Keter (Taç)

2. Hokma( Hikmet)                                                   

3. Binah (Anlama-Anlayış)

4. Hesed (İzzet-İyilik)

5. Gevurah (Celal-Kuvvet)

6. Tiferet (cemal-güzellik)

7. Netsah (zafer-beka)

8. Hod (Güç)

9. Yesod (Sağlamlık-temel)

10. Melkut (krallık)

İnsana ait olan bu sıfatlar aslında Tanrı’ya ait olan sıfatlardır. O zaman insan melkut’tan başlayarak keter’e oradan da Ein Sof haline yeniden dönüşmektir. Yani amaç yeniden çıkıştır. Yeniden çıkış ise Mesih’in gelişiyle başlayacaktır.

Sefirot kuramına ait ilk referans Babil Talmud’unda (Hagigah 12’a) geçer.

Tanrı dünyayı on vasıfıyla yaratmıştır. Hikmet, sezgi, idrak, kudret, güç, adalet, doğruluk, sevgi ve izzet”

Buradaki on sıfat sefiroda yorulsa da bugünkü anlamda sefirot kavtamı daha geç kaynaklarda Sefer Yetzirah, Sefer ha Bahir ve Zohar’da ortaya çıkar.

Zohar, kabalacı sefirot yorumu ile geleneksel Yahudilikle örtüşmediği için Tanrı’nın on ismi ile on safirot arasında bağlantı kurar.

Tanrı’nın on ismi şunlardır: Ehye, Yehova, Yah, El Elohim, Yedood, Elekot, Zebeot, Şadday ve Adonay. Ein Sof Sefirot kuramında Tanrı’nın kendini açmadan sudur) önceki mutlak haline atıf yapar.

Musa’ya kendinin Yahveh (kendisi olan) ismiyle açtığı hale denk düşer.

Bunların başında  mekanik bir kosmos-tanrı ilişkisi, mesihin gelmesine yönelik vurgu ve  halakik (şeriat, mitzvot) kuralların kozmik ve spirütüel bir hüviyete  büründürülmesi gelir.

Bu sisteme göre tanrı ve kozmos fiziksel ve metafiziksel bağlamda canlı bir ilişki içindedir. Tanrı sadece kendisine yapılması gereken ritüellerin yapılacağı, insandan  uzakta „kral‟ bir otorite değildir. Doğa, niyet, ibadet, ahlak gibi pek çok  aracı ritüel kozmosun bütününü ve tanrıyı etkileyebilecek fiziksel bir güce sahiptir.

Yahudi mistisizminin özelliklerinden ikincisi, mesihin, kozmik ve  mitolojik yorumuyla, dünyaya gelişinin çabuklaştırılmasına yönelik  yöntemlerdir. Geleneksel Yahudilik‟te mesih, kıyamet sahnesinin ana figürlerinden biri olmakla birlikte kozmik bir kahraman hüviyetine  bürünmemiştir. Mesihin gelişi Sefirot‟un  onarılmasıyla doğrudan ilişkilidir. Mesih mutlak tanrıyı “düşmüş tanrıyla‟ (sefirot, on alem) birleştirecek aktif taraftır.

Yahudi mistisizminin üçüncü temel karakteri halakik kuralların kozmikleştirilmesidir. .Halaka‟nın batıni perspektifden yorumlanması esas alınırsa, uyulması gereken kurallar sefirot‟un ortaya çıkmasına sebep olan „kırılışları‟ ve „dağılan‟ nurları yeniden toplar.

Sefirotun toplam sayısı 32 olarak benimsenmiştir. Ancak bunların özellikle ilk onu çok önemlidir.   

Kabala'ya göre; Tanrı evreni 32 aşamada oluşturmuştur. Bu aşamalardan her biri, ayrı bir sefiranın karşılığıdır. İlk on sefirot, diğerlerine oranla önceliklidir. Bunlar, Güneş Sistemi'ni oluşturduğu varsayılan 10 göksel cisim tarafından temsil edilir. Diğer 22 sefirotun her biri de İbrani alfabesinin harfleriyle temsil edilir. Bu 22 harf, dönüşlü olarak "yaratıcı söz"ün karşılığı olan ilk on sefirotu oluşturur.
32 sefirotun her biri, bir nesnel ya da tinsel kavramın karşılığıdır.

Bunlardan ilk onu ayrı birer simge ile geri kalanları 22 sessiz harf ile temsil edilir.
Bu aşamada bir noktaya dikkat etmek gerekir: Kabala’ya göre 22 harf, İbrani alfabesinde 22 harf oluşundan değil, evrenin oluşumunun gereği olarak benimsenmiştir. İbrani alfabesinde 22 harf oluşunun nedeni de aynıdır. Bir diğer deyişle her biri ayrı ayrı olmak üzere aynı kökene dayanır.

İlk 10 sefirot, “yaratıcı söz”ün (kelâmın) karşılığı olduğu gibi, bir yanda evrene oranla mikrokozmosu, diğer yanda örnek insanı belirler. Nitekim Kabala’da bu ilk 10 sefirotun şematik düzenlenmesiyle, uzay geometrik düzende ve üç boyutlu olarak insan bedeninin en önemli bölgeleri gösterilir.

Gerek gizemci inanç sistemleri ile ekollerin birçoğunda gerekse astrolojide olduğu gibi, Kabala’da da 22 harfin her biri, belirli karşılıkları olan sayılarla değerlendirilir. Büyük sayıların karşılığı olması gereken harflerin üstlerine ya da yanlarına birtakım noktalar eklenir; böylece her bir sözcüğün kendine özgü bir sayısal karşılığının bulunması sağlanır.Burada anlatılmak isteneni şu şekilde özetleyebiliriz.

Kabala'nın mistik yönü, özellikle evrenin ve insanın manevi boyutlarına odaklanan gizli bir Yahudi öğreti ve gelenek içerir.

 I.      Bu gelenekte Evrenin Gizli Sırları açıklanır. Evrenin yaratılışı, düzeni ve işleyişi ile ilgili gizli sırları keşfetmeye çalışır. Bu öğreti, Tanrı'nın yaratılışın arkasındaki derin anlamını ve evrenin manevi boyutlarını anlamak için semboller ve simgeler kullanır.

II.  Kabala'da, Sefirot adı verilen on emanasyon (sıfat veya öz) bulunur. Bu sıfatlar  Tanrı'nın özelliklerini temsil eder.

III.  Kabala, semboller ve sayıların manevi anlamlarını keşfetmekte önemlidir. Özellikle İbrani alfabesinin harfleri sayısal değerlerle ilişkilendirilir ve bu sayısal değerlerin analizi yoluyla gizli anlamlar aranır.

IV.     Reenkarnasyon ve Ruhsal Büyüme: Kabala, reenkarnasyon (ruhun birden fazla bedende yeniden doğma) inancını içerir ve öğrencilerine manevi büyüme ve gelişme fırsatları sunar. Kişinin ruhsal yolculuğunu anlamak ve ilerletmek, Kabala'nın mistik yönünün temel amacıdır.

V.        Tanrı ile Birlik: Kabala, Tanrı ile insan arasındaki birlik ve bütünleşme konularına önem verir. İnsanın Tanrı ile birleşmesi ve manevi birliği deneyimlemesi, Kabala'nın temel hedeflerindendir.

5. BÖLÜM: ÇAĞDAŞ YAKLAŞIMLAR

Kabala'nın kökeni Orta Çağ dönemine dayanır, ancak temel metinleri çok daha eski dönemlere uzanır. Öğretinin önemli bir bileşeni, Sefirot ağacıdır, bu ağaç Tanrı'nın evreni nasıl yarattığını ve düzenlediğini sembollerle temsil eder.

Kabala, sayılar ve semboller kullanarak karmaşık bir Kabala, gizli bir Yahudi öğreti ve mistik bir geleneğin bir parçasıdır. Bu öğreti, Yahudi dini metinlerinin derinlemesine incelenmesi, sembollerin ve sayıların gizli anlamları üzerine odaklanır.

Temel amacı, evrenin nasıl işlediği, Tanrı ile insan arasındaki ilişkinin derin anlamını ve ruhsal büyümeyi anlamak için simgesel dili içerir.

Kabala terimi 12 yy’da Bahir ve Provans’da ortaya çıktı ve Zohar’la geliştirildi. Safed’de yenilenerek Yahudi mistisizminin temeli halini aldı.

15. ve 18 yy’da Hristiyan düşünürler kabalayı bilim ve büyü ile harmanladı. Yıldızbilim, sayıbilim ve simyacılıkla kaynaştırıp modern bilimin gelişiminden önce evrenbilim veya kozmolojik açıklamalarda kullandı. 19 ve 20 yy’da Avrupa’da bazı bilim adamları, psikololog ve ezoterik topluluklarca  kullanıldı.

Günümüzde sayısız kabalacı topluluk bulunmakta. New age akımları ve dinsel görüşlerinde de kabala etkin bir yer almaktadır.

Modern Yahudi Araştırmaları Dergisi 2007 yılı 2. Sayısında şu ifadeler yer almaktadır: Son yıllarda İsrail'de, Amerika Birleşik Devletleri'nde ve çoğu Batılı olmak üzere diğer ülkelerde Kabala ve Yahudi mistisizmine ilgide dikkate değer bir canlanma yaşandı. 

Kabalistik ve hasidik doktrin ve uygulamaların yeniden canlanmasını ve Kabalistik temaların çeşitli kültürel alanlardaki entegrasyonunu içeren bu canlanma,Yeni Çağ'ın son on yılda Batı dünyasındaki diğer ilgili manevi ve yeni dini hareketlerin ortaya çıkışıyla örtüşmektedir. yirminci yüzyıl. Yeni Çağ temaları çeşitli çağdaş Kabalistik ve Neo-hasidik hareketlerde ortaya çıkar ve bu hareketler, Yeni Çağ ve diğer güncel manevi ve dini canlanma hareketleri arasında önemli benzerlikler vardır. 

Her ne kadar yirminci yüzyılda geleneksel Yahudi topluluklarında Kabala'nın çeşitli biçimleri hâlâ uygulanıyor, yaratılıyor ve saygı duyuluyor olsa da ve Yahudi Siyonist çevrelerde Kabala ve Hasidizm'e olan ilgiye rağmen, Kabala yirminci yüzyılın büyük bölümünde modern Yahudi ve İsrail kültürlerinde ikincil bir yer işgal ediyordu.

Özellikle İkinci Dünya Savaşı'ndan ve İsrail Devleti'nin kuruluşundan sonra. Ağırlıklı olarak sosyalist, laik ve Batılı bir toplum kurmayı amaçlayan İsrail hegemonik kültürü ile Amerika Birleşik Devletleri'ndeki Batı kültürüyle bütünleşmeye çalışan baskın Yahudi hareketleri, Kabalistik ve Hasidik geleneklere pek ilgi bulamadı ve Kabala'nın hâlâ saygı duyulduğu ve uygulandığı geleneksel çevreleri - haredi ve mizrahi topluluklarını – marjinalleştirdi.

1970'lerden itibaren İsrail toplumunda, Amerika Birleşik Devletleri'ndeki Yahudi topluluklarında ve bir dereceye kadar genel olarak Batı kültüründe Kabala ve Hasidizm'e ilgi yeniden canlanmaya başladı. 1970'ler ve 1980'ler boyunca ve özellikle 1990'lardan itibaren geleneksel Kabalistik yeshivot ve hasidik hareketler daha aktif hale geldi ve çoğunlukla İsrail ve Amerika Birleşik Devletleri'nde yeni Kabala ve Neo-hasidik enstitüler, sinagoglar ve çalışma grupları kuruldu.

New Age kabala anlayışının temelinde Kabalistik ve bilimsel dünya görüşlerini uzlaştırma arzusu yatar. Örneğin Yitzhak Ginsburgh, "Kabala ve Sicim Teorisi" başlıklı makalesine şöyle başlıyor:

Fizikteki en yeni teorilerden biri -teoride doğanın bilinen dört kuvvetini birleştirebilen (ve böylece "birleşik alan teorisine" ulaşabilen) ancak henüz deneylerle doğrulanamayan- "sicim teorisidir. Temel kavramları ve görüntüleri, geleneksel Yahudi Kabala öğretileriyle en belirgin bağlantıları akla getiriyor.

Modern dini hareketlerde "inancın" merkezi olmasının aksine, post modern maneviyat öncelikle pratik bilgiden oluşur. Tüketicilerine inanç maddeleri, mitler veya büyük anlatılar yerine teknikler ve manevi deneyimler sunar. Çağdaş Kabala, diğer post modern manevi hareketler gibi, esas olarak meditasyon, manevi ve fiziksel egzersizler, doğru beslenme ve şifa gibi uygulamalara odaklanmaktadır.

Çağdaş Kabala da dahil olmak üzere post modern maneviyat, post modern çağdaki yaşamın karmaşıklıkları karşısında zihinlerimizi ve bedenlerimizi yeni boyutlara genişletmeyi amaçlayan manevi ideolojiler ve çeşitli meditasyon ve şifa uygulamaları sunarak bu zorluğa yanıt verir.

Kabala, çağlar boyunca veya günümüzde neokabalacılık ile insanı ve evreni veya her ikisini de bilim ile anlamlandırma çabasında olsa da özünde metafiziktir. Gelişim yolunda bilgeliği hedefleyen Masonluk daima akıl ve bilimsellikten yanadır.

 Kuşkusuz kabala buradan anlatılandan çok daha fazlasıdır. Çalışmamız boyunca kabalanın astroloji, büyü, kozmoloji açıklamaları ve maneviyat üzerine olan tartışmalarını sınırlı tuttuk. Amaç kabala ile ilgili kavramsal bir çerçeve oluşturmak ve tarihsel gelişiminin izlerini sürebilmekti.

Okuyana yararlı olması umuduyla…

Mustafa YAVUZER
mustafayavuzer@gmail.com

 

 KAYNAKÇA:

·     Sefer Ha-Zohar’da Tanrı, Âlem Ve İnsan Anlayışı Doktora Tezi Ravza Aydın, Mayıs 2021

·    Yahudi Mistisizmi ve Kabalacılık, Kürşat Demirci, Ayışığıkitapları,2018

·  Yahudi Mistisizminin Temel Özellikleri Ve Gelişimi, Kürşat DEMİRCİ, İnsan Ve Toplum Bilimleri Araştırmaları Dergisi,2012

·   Kabala, Josph Dan, Dost Yayınevi

·  Doç. Dr. Yasin Meral, Yahudi Kutsal Metin Geleneğinde Tevrat’ın Bâtınî Yorumu, Kuramer Yayınları, İstanbul 2018

·   Hıristiyan Mistisizminin Oluşumuna Etki Eden Unsurlar, Halil TEMİZTÜRK, Journal of Sakarya University Faculty of Theology

·     Https://Www.Abrahamicstudyhall.Org/2021/12/05/Sefer-Yetzirah-The-Book-Of-Creation-Full-Text-Commentary/    

·     Boaz Huss,  Contemporary Kabbalah, the New Age and postmodern spirituality, Journal of Modern Jewish Studies,2007

·     ChatGPT

 

 


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

DESCARTES ve LOCKE'da BİLGİ ANLAYIŞI

TOPLULUĞUN HEDEFİ ÜZERİNE

ÜTOPYACILIK